Hutbe: Fesad Karşısında Muslih Olan Mü’minlerin Görevleri
“Bunlar, Allah'a ve âhiret gününe iman eder, ma’ruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır.” (Âl-i İmran: 114)
Emrullah Ayan
06.05.2022 13:55
263 okunma
Paylaş
Hutbe: Fesad Karşısında Muslih Olan Mü’minlerin Görevleri
 “Bunlar, Allah'a ve âhiret gününe iman eder, ma’ruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır.”    (Âl-i İmran: 114)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Şevval ayının 6’sı 1443/Cuma
Mü’minler, müfsidlerin fesadlarına karşı tavır almalı, inkılabçı bir düzeltme ile ıslahatçı olmalıdırlar. İradeli tercihlerle ulaşılacak olan iman ve salih amel yolunu bizlere mutluluk ve kurtuluş hedefi olarak gösteren Rabbimiz, aynı zamanda Mûsâ (a.s.)’ın kardeşine devrettiği ıslahat görevini (A’raf: 142) bütün mü’min kullarının da üstlenmesini istemiş ve bozgunculuk yapanların işlerini ıslah etmeyeceğini bildirmiştir. (Yûnus: 81) 
Allah Teâlâ, aşağıdaki meallerini verdiğim âyetlerde mü’minlere fesadı engellemeyi emretmiştir: 
“Sizden önceki nesillerden akıllı kimselerin, (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan men etmeleri gerekmez miydi? Fakat onlar arasından, ancak kendilerini kurtardığımız pek az kişi böyle yaptı. Zulmedenler ise kendilerine verilen refahın peşine düşüp şımardılar ve suç işleyenler olup çıktılar. Halkı ıslahatçı kimseler olsaydı, Rabbin o şehirleri haksız yere helak edecek değildi.” (Hud: 116,117)
Bu âyetlerde Allah toplumların çöküş sebebini anlatıyor. Toplumda fesad yayılır, içlerinde kötülükten engelleyen kimse kalmaz. İşte o zaman toplumsal çöküş gelir. 
Bu âyetler üç şeyi vurguluyor:
1- Kötülüğü engelleyecek iyiliği tavsiye edecek bir takım kimseler bulunmalıdır. 
2- Kendileri salih amel işleyen birkaç kişi dışında her şeye müsamaha eden bir toplum helake gider. 
3- Topluluk kendi içindeki ıslah edicilere fırsat tanımıyorsa helake gider.
Mü’minler, itikadî, sosyal, iktisadî ve siyasî her çeşit fesadı önlemek ile görevlidirler. Bu görevi de birbirlerine destek vererek ve birbirlerinin velîleri olarak birlikte dayanışma ile fesadı ortadan kaldırmayla tamamlarlar: 
“İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer kısmının velileridir/destekçileridir…” (Enfal: 72)
Cahiliye toplumu da bireysel değil kitlesel davranır, kendi varlığını korumak için harekete geçer, Müslümanlar birbirleriyle kenetlenmediği zaman cahiliye toplumu onlara baskı yapmaya başlar. Fesadçılar fesadda yardımlaşırlar. O halde ıslah edicilerin de yardımlaşmaları ve müfsidlerle savaşmaları gerekir, yoksa yeryüzünde hep fesad egemen olur:  
“Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah’ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesad olur.” (Enfal: 73)
Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde “salih amel” ile “iman” kavramları adetâ bağımsız düşünülemeyecek kadar iç içe bir birliktelikte kullanılmıştır. Salih amel, açıkça imanın dışa yansıyan gerekliliğidir. Salih amelde bulunabilmenin şartı olarak ıslahat çabaları söz konusu olmakta ve bu da mü’minlerin temel görev alanlarını belirlemektedir. Yeryüzünün ifsad edildiği, zulüm ve şirkin alabildiğine azgınlaşıp cahilî kültür ve uygulamaları yaygınlaştığı ve vahyî ölçülerden uzaklaşıldığı her dönemde, ıslahat çabalarının gerçekleştirilmesi mü’minlerden beklenilen temel farîzalardır. Rabbimizin müjdelediği sonuca da ancak bu konularda göstereceğimiz salih amellerimizle ulaşabiliriz. 
Zaten mü’minlerden beklenen, zorbalara uymaları veya boyun eğmeleri değil; ıslah edicilerden olmalarıdır. (Kasas: 19)  Muslihûn (ıslahatçı) olanlar, Rablerine ibadette kimseyi ortak koşmayan (Kehf: 110), Allah’ın kitabına sımsıkı sarılan (A’raf: 170), cehalet ve kötülükten arınmaya çalışan (İsra: 9), mü’min kardeşlerinin arasını ıslah eden (Hucurât: 10), Rasullerin canından önce kendi canlarının kaygısına düşmeyip Allah yolunda susuzluğa, açlığa, yorgunluğa hazır olan ( Tevbe: 120), iyiliği emredip kötülükten sakındıran ve hayır işlerine koşan (Âl-i İmran: 114), Allah’a çağırıp ben Müslümanlardanım diyen (Fussılet: 33) kimselerdir.
06.05.2022
Hazırlayan: Emrullah AYAN 
 

...
Yorum Ekle
Adınız :
Başlık : Yorumunuz :
Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Haber Akışı
© 2020    www.dengeradyo.com          Programlama: Murat Kaya
Adres : Strazburg caddesi Eti mahallesi 18/1 Sıhhıye/ANKARA - Tel :  0 312 232 3535